Hacet Bayramı(Uluköyde
Yağmur Duası):
Köyümüzde her yıl Geleneksel
olarak kutladığımız Yağmur
Duası.
Uluköyde
Yağmur Duası
(29 Nisan
2007 Pazar)
Köyümüzde
her yıl
Geleneksel
olarak
kutladığımız
Yağmur
Duası.
Allahü
tealadan
Bereket,rahmet
ve bol su,
bol ürün
için,
hayvanlarımıza
bol ot olup
iyi ürün
vermesi
için, Her
türlü afet
ve
felaketlerden
uzak olmak
için ,
hayırlı ve
bereketli
bir mahsül
vermesi için
yapılan
yağmur duası
bir şölen,
bir bayram
gibi
coşkuyla
kutlanmaktadır.
Öğlen
namazından
sonra 2
rekat yağmur
namazı cuma
namazı gibi
kılınıyor.Namazdan
sonra Hoca
efendi
yağmur
hutbesi irat
ediyor. Ve
ayakta
yağmur duası
yapılıyor.
Hazırlanan
yağmur duası
yemekleri
erkeklere
Köy
kahvehanesinde,
kadınlara da
cami
avlusunda
ikram
edilmektedir.
Her haneden
az veya çok
pirinç,ekmek,et,
para
yardımlarıyla
ortak imece
usulüyle
yapılan
pilavlar,güveçler,ayranlar
ve tatlılar
köy halkına
ve dışarıdan
ve yakın
köylerden
gelen
misafirlere
ikram
edilerek
yenilip
dualar
edilmektedir.
Bu seneki
yağmur duası
ikramında
Beypazarı'nda
yaptırılan
Meşhur
Beypazarı
güveci,ayran
ve saray
helvası
ikram
edildi.
Yağmur duası
için kırlara
ve tarlalara
çıkıp yağmur
namazı
toprak
üzerinde
kılınır ve
yağmur duası
kırlarda ve
tarlalarda
yapılır.
Yağmur
duasının
aslı da
böyledir. Bu
sene yağmur
duasından
bir gün önce
yağmur
yağdığı için
yerler ıslak
ve çamurlu
idi. Bu
nedenle
kırlara
çıkılmayıp
cami içinde
yağmur
namazı
kılınıp,
yağmur duası
cami içinde
yapıldı.
Yağmur duası
yemekleri
eskiden
çorba,etli
pilav,
ayran,
nohut, dolma
(yaprak
sarması), ve
baklavadan
oluşan çok
çeşitli
takım
yemekleri
dediğimiz
yemekler
ikram
edilirdi. Bu
takım
yemekleri
Ramazan ve
Kurban
Bayramlarında
ve
düğünlerde
de
uygulanırdı.
Yavaş yavaş
bu adetler
unutulmakta
ve hazıra
kaçılıp
pide,ayran
veya
güveç,ayran
ile
savuşturulmaktadır.
Not: Hakikât
Kitabevinin
İslam Ahlakı
Kitabı
içinde
III.Bölümdeki
Süleyman bin
Cezâ
hazretlerinin
"Ey Oğul
İlmihâli'nin"
53.maddesinde
Yağmur duası
ile ilgili
şu bilgiler
yer
almaktadır.
53 - Allâme
Ahmed
Tahtâvî “rahmetullahi
aleyh”
“Merak-ıl-felâh)
hâşiyesinde
diyor ki, (İstiska,
yağmur düâsı
için sahrâya
çıkmak
demekdir.
Hamd ederek,
istigfâr
okuyarak düâ
edilir.
Resûlullah “sallallahü
aleyhi ve
sellem” ve
Eshâb-ı
kirâm ve
islâm
âlimleri,
yağmûr düâsı
yapdılar.
Çıkılan
yerde imâm,
evvelâ
yalnızca
veyâ cemâ’at
ile iki
rek’at nemâz
kılar veyâ
kılmayıp
yerde asâya
dayanıp bir
hutbe okur.
Sonra
kıbleye
dönüp,
avuçları
semâya karşı
açık olarak
omuzları
hizâsına
kaldırıp
ayakda düâ
eder. Hâzır
olanlar,
arkasında
oturarak
dinleyip
âmîn der.
Yalnız
yağmur
düâsında
kollar
omuzdan
yukarı
kaldırılır.
Birşey
istemek için
yapılan
düâlarda,
avuçları
semâya karşı
açmak
sünnetdir.
Hadîs-i
şerîfde,
(Kul
ellerini
kaldırıp düâ
edince,
Allahü teâlâ
onun düâsını
kabûl
etmemekden
hayâ eder)
buyuruldu.
Hastalık,
kahtlık ve
düşmandan
kurtulmak
için yapılan
düâlarda
avuç içleri
yere
çevrilir.
Kollarını
kaldıramıyan,
sağ elinin
şehâdet
parmağını
uzatarak
işâret eder.
Yağmur
düâsına,
fâsıla
vermeden, üç
gün çıkmak,
eski, yamalı
giymek,
çıkmadan
sadaka
vermek, üç
gün oruc
tutmak, çok
tevbe ve
istigfâr
etmek, kul
haklarını
ödemek,
hayvanları
da çıkarıp,
yavrularından
ayrı
bulundurmak,
ihtiyârları
ve çocukları
da çıkarmak
sünnetdir.
Elbiseler
ters
çevrilmez.
Kâfirler
getirilmez.
Onların
cemâ’ate
karışmaları
mekrûhdur.)
Kadınlar
erkeklerden
uzak,
sabîler
analarından
ayrı
bulunur.
|